25 Kasım 2017 Cumartesi

Sıfır Bir


















Masum'u izlemek için BluTV üyeliği edinmiştim birkaç ay önce. Arkasından 7yüz, Planet Earth falan derken yolum Sıfır Bir'e kadar düştü. Malum dönem dijital dizi dönemi. Fi'nin geçen seneyi kasıp kavurmasıyla artık pek çoğumuz daha ilgiliyiz. Aslında dizi konusunda bizden çok iyi işler de çıkıyor. Senaryo zayıflığı, süreler, kronik sorun hâline gelen klişeler gibi sorunları aşıp, erken final yapan dizi yığınından kurtulduğumuz zaman her şey daha güzel olacak. Dijital dünyada ise süreler makul seviyelerde, sansür yok, blurlama yok... Normal olarak daha kaliteli işler çıkıyor ve seyirci sayısı konusunda da hatırı sayılır bir noktaya gelmiş durumda. İzlediklerim içerisinde ise Sıfır Bir'den bahsetmek istedim. 

Behzat Ç.'nin popüler kültüre etkisini konuşacak olursak şüphesiz ki Anadolu dizileri konusunda verdiği ilhamdan bahsederdik. Elbette Ağa temalı Güneydoğu dizilerinden bahsetmiyorum. Malum onlarda da ağanın şakır şakır İstanbul Türkçesi konuşması gibi klişelerimiz bolca mevcut. Bir Zamanlar Adana'da mottosundan da şehrin plaka kodu olan Sıfır Bir'in diziye isim olarak seçilmesinden de anlayacağımız üzere Adana'ya ait bir hikâye anlatılıyor. Yer Hürriyet Mahallesi, mekân sokaklar ve mahallelerini korumaya, birinin başına bir iş gelirse diğerlerinin intikamını almaya yemin ettiği abilerin olayını seyrediyoruz. Savaş Satış, Cihangir Ceyhan(namıdiğer Cio) ve Özgür Meriç'i merkez alan ve yavaş yavaş nüfuzu büyüyen bir çetenin hikâyesi bu.

Adanalı bir grup gencin sınırlı imkânlarla ortaya çıkardığı bir iş. Sıfır Bir'i izleyen pek çok kişi amatör olmasından kaynaklı olarak doğal olduğunu ve bu yüzden çok güzel olduğunu size anlatabilir. Doğal olduğu doğru ama amatörlük kısmı için ben tam olarak öyle düşünmüyorum. Bir amatörlükten söz edilecekse ancak ve ancak oyuncuların eğitimsiz veya tecrübesiz olmasından söz edilebilir. Dizinin oyuncu seçimleri, kostüm ve mekan tercihleri, çekim açıları, sahne geçişleri ve de en önemlisi müziklerinin arkasında uzun uzun övgülerle bahsedilecek müthiş bir mühendislik var. Hemen her detayı için ekibin çok çalıştığını görebiliyoruz. Müziklerini Esat Bargun yapıyor ki dinleyen herkesin bu isimden övgüyle bahsedeceğine eminim. Oyuncuların doğallığı, akışa dahil edilen yardımcı oyuncuların başarısı, sokak hikâyesini oyuncuların gerçekten sokaktan yansıtması ve ekrana yakıştırma çabasının olmayışı, şiveler ve övgüyle bahsedebileceğimiz detayların niceleri...

Dizinin ilk iki sezonu Youtube'da yayınlandı. Üçüncü sezonu ise BluTV'de hâlihazırda devam ediyor. İlk iki sezon başarısı dikkat çekince yapımcıların dikkatini çekmiş şüphesiz. Adamlar kısıtlı imkânlarıyla bir iş yapmışlar, başarılı olmuş ve tabiki o parıltılı dünyaya girip para kazanmak da hakları fakat bu değişikliğin diziden pek çok şey alıp götürdüğünü düşünüyorum. Sıfır Bir için bir yazı yazmayı düşündüğümde 3.Sezon için yayınlanan 3 bölümden de notlar çıkarıp olumsuzlukları uzun uzun yazmayı planlamıştım ama beğendiğim bir dizi ve önermek için yazmaya karar vermemle bir tezat oluşturmasını istemedim. Sadece ilk iki sezonundan sonra üçüncü sezonun beni üzdüğü belirteyim. Eminim ki bu konuda farklı düşünenler, prodüksiyonun diziye iyi geldiğini düşünenler de olacaktır.

Bu genç adamlar uğraşıp ortaya gerçekten çok başarılı bir iş çıkarmışlar. Oldukça keyif alarak takip ediyorum. Çok farklı bir iş ve bir o kadar da dikkat çekici. Vibio isimli bir Youtube kanalı var ve diziyle ilgili ayrıntılı bilgi verdikleri bir içerik oluşturmuşlar. İzlemeden önce görsel anlatımlı bir fikir edinmek için tavsiye ederim. Burayı tıklayarak ilgili videoyu izleyebilirsiniz. Son olarak unutmadan; Cio'nun hastasıyız.