29 Ocak 2013 Salı

Silver Linings Playbook


















İkinci gün ve ikinci iddialı Oscar yolcusu film. Silver Linings Playbook'tan bahsediyorum. Matthew Quick'in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış bir yapım ve gerek oyuncu kadrosu, gerek senaryosu, gerek Oscar adaylıkları ile adından oldukça söz ettirmiş bir yapım. Kendi adıma Cloud Atlas ve Life of Pi ile birlikte bu sene en çok merak ettiğim filmdi diyebilirim. Bildiğim kadarıyla kitabın Türkçe çevirisi raflarda yerini alalı çok uzun zaman olmadı. Filmin popülaritesinden sonra merak uyandırmış olsa gerek ve geçen hafta birkaç kitapçıda en ön raflarda gördüm kitabı. Bir ara alıp okumayı düşünüyorum açıkçası. Filmin Türkçeye "Umut Işığım" diye çevrildiğini belirtip filme geçelim. 

Yönetmenliğini David O. Russell yapıyor filmin ve The Fighter'dan sonra izlediğim ikinci Russell filmi oldu Silver Linings Playbook. Senaryo ise kitabın yazarı Matthew Quick ile yönetmen David O. Russell'a ait. Başrol kadrosu ise oldukça dikkat çekecek türden. Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Robert De Niro, Jacki Weaver ve Chris Tucker. Sanırım bu isimler filmi izlemek için yeterince sebep oluşturuyor. Bu isimlerden Tucker hariç diğerleri ödül için Oscar gecesi orada bulunacak. Aslında beşinci bir oyuncu için de bir kategori olsa performansıyla muhtemelen Chris Tucker da aday olmakta zorlanmazdı diye düşünüyorum.

Senaryo ise şöyle: Pat(Bradley Cooper) bir gün eve gelir ve karısını başka bir adamla birlikteyken yakalar. Bunun üzerine adama şiddet uygulayan Pat, öfkesiyle alakalı olarak bir kliniğe yatırılır. O güne karşılık tekrar karısını isteyen Pat, karısını yakaladığı anda çalan müziği duyduğunda bile işler çığrından çıkmaktadır ve bu durum her şeyi daha zor hâle getirir. Pat artık eve, yani annesi(Jacki Weaver) ve babasının(Robert De Niro) yanına dönmüştür ama karısını tekrar isteyen Pat için işler çok kolay olmayacaktır. Sinirlenmek yok, taşkınlık yok, eski karısına yaklaşmak yok...

Pat bu süreçten geçerken yakın bir arkadaşının baldızı olan Tiffany(Jennifer Lawrence) ile tanışır. Tiffany yakın zamanda kocasını kaybetmiştir, sorunlu bir kadındır, Pat'e ilgi duymaktadır ve Pat'in eski karısını tanımaktadır. Bu noktada eski karısına ulaşmak için Pat ondan küçük bir yardım ister ama işler pek istediği gibi olmaz. Karşılığında Tiffany de Pat'ten küçük bir yardım isteyecek ve bahis oynayan bir baba, bencil bir kardeş ve sıra dışı bir klinik arkadaşıyla(Chris Tucker) işler çok enteresan ve keyifli bir hâle gelecektir.

Filmle ilgili notlarıma gelince, size mükemmelden bahsedemem belki ama izlemeye değer, sıcacık bir film olmuş demek zor değil. Filmin kitabı ile tutarlılığı ne boyutta bilemiyorum ve işin açığı bununla ilgili bir şeyler de okumadım. Amerikalıların filmi çok sevdiği bir gerçek ve oralarda bizim kadar bu tutarlılığa dikkat ediyorlar mı bilmiyorum. Ama en azından ülkemiz için filmin popülaritesinin kitabı bir hayli katlayıp geride bıraktığını söyleyebiliriz. Oscar adaylıkları benim de merak katsayımı oldukça arttırmıştı. 

Silver Linings Playbook, Akademi Ödülleri 'ne sekiz adaylıkla gidiyor. Oyunculukla alakalı dört ödülün yanı sıra En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kurgu dallarında boy gösterecek. Ne kadar başarılı olabilir bilemiyorum ama bütün samimiyeti ve sıcaklığına rağmen bence şansları çok fazla değil. En azından Life of Pi ve Beasts of the Southern Wild ile kıyaslayınca oyunculukları hariç sanki biraz daha geride kalmış Silver Linings Playbook. Ama tabi Akademinin işi belli olmaz ve ben de yorum yaparken Akademi mantığına göre değil kendi fikirlerimce yorum yapanlardanım. Kısacası bekleyip göreceğiz.

Oyunculara gelirsek öncelikle Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper'dan bahsetmek isterim. İkisi de son dönemin gözde ve oldukça sevilen oyuncularından. Silver Linings Playbook'ta bir araya gelmeden önce Lawrence, The Hunger Games gibi çok ses getirmiş bir filmde oynadı. Cooper'ın yakın geçmişinde de yine Robert De Niro ile birlikte rol aldığı Limitless ve The Hangover Part II gibi çok beğenilmiş yapımlar var. Bu filmlerde oyunculukları çok ön plana çıkmamıştı. Silver Linings Playbook'ta biraz daha belirgin performansları var ama bu performansları ödül için ne kadar yeterli emin değilim açıkçası. Geriye kalan adayların tamamını izlediğim zaman daha net yorum yapabilirim ama özellikle Cooper'ın kategorisinde gümbür gümbür gelen bir Daniel Day-Lewis var. Bakalım neler olacak o gece.

Robert De Niro'ya gelirsek tüm zamanların en iyi birkaç oyuncusundan biri olduğunu söylemek zor değil elbette. De Niro, Oscar Ödülleri'ne son olarak bir adaylıkla gittiğinde takvim yaprakları 1992'yi gösteriyordu. Cape Fear ile En İyi Erkek Oyuncu dalında aday olmuş ama ödülü Silence of the Lambs'teki performansı ile Anthony Hopkins kazanmıştı. Aradan geçen 21 yıldan sonra tekrar adaylıkla törene gidiyor ve diğer adayları izlememiş olmama rağmen şansı olabileceğini düşünüyorum. Jacki Weaver'ın da iyi göründüğü Silver Linings Playbook'un bombası ise çok az görünmesine rağmen Chris Tucker'dı bence ve keşke biraz daha görebilseydik diye düşünmedim değil.

Akademi yolundaki bir diğer iddialı film Silver Linings Playbook. Life of Pi ve Beasts of the Southern Wild'dan sonra bu filmi de beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Yazının başında söylediğim gibi içinize ısıtacak sıcacık bir film ve bir ara kendinize bir iyilik yapıp izlemeyi deneyebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler.

28 Ocak 2013 Pazartesi

Beasts of the Southern Wild


















Bu sefer hiç olmadığı kadar çok açtım arayı. Haftalar oldu yazı göndermeyeli Genç Adam'a ve bu süre içinde aslında buraya yazmak adına çok fazla şey yapmadım. Sadece birkaç kitap ve birkaç film. Final dönemindeki öğrenci dersem bir nebze sebebini anlamış olursunuz sanırım. Neyse birkaç gün önce finaller bitti ve sonrasındaki iki günde derin derin dinlendik. Yedik, içtik, sanırım doyduk sıra geldi Genç Adam'a. Malumunuz Oscar yaklaştı ve her sene olduğu gibi bu sene de adayların açıklanmasıyla Oscar filmlerine yoğunlaştım bende. Bir süre önce Skyfall'u izlemiş ve yazmıştım. Geçtiğimiz hafta uzun süredir merakla beklediğim Life of Pi'yi de izledikten sonra bugün seçimimi Beasts of the Southern Wild'dan yana kullandım. Geçen seneye karşılık bu seneki aday filmlerin genel beğenim anlamında daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Beasts of the Southern Wild da güzel bir film olmuş. Anlatalım bakalım biraz, özlemişim yazmayı. 

Oscar adaylıklarının bu seneki en büyük sürprizi En İyi Yönemen dalında olsa gerek. Aday olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan Ben Affleck ve Kathryn Bigelow'un giremediği listede Benh Zeitlin adını görmek şaşırtmıştı bizi. Akademinin her ne kadar belli bir düşünce tarzı olsa bile ve sürprize her zaman açık olmasa da arada bir böyle şeyler görmek sevindirici değil dersem yalan olur. Sinemanın iki önemli figürünün bulunmadığı yerde ilk uzun metrajlı filmini çekmiş bir yönetmen ve onun bağımsız filmi. Benh Zeitlin'i bu başarısı için tebrik edelim. 

Bağımsız sinema adına iyi bir yapıt olmuş. Filmlerin türe göre isimlendirilerek kalıplandırılmasından pek anlamam aslında. Hatta "Aksiyon" kelimesindense "Vurdulu kırdılı" daha sempatik gelmiştir hep. Ama eğer bağımsız sinema diye bir şey varsa Beasts of the Southern Wild iyi bir örneği diyebilirim. Yerel halktan seçilmiş oyuncularla çekilmiş film ve bütçesi pek elle tutulur bir tutar değil. Büyük stüdyolardan, profesyonel ve marka değeri yüksek kadrolardan uzakta çok başarılı bir film. 

Bathtup diye bir yer var ve doğal felaketlerden sonra yaşayan sadece bir avuç insanın kaldığı, yaşamaya çok elverişli olmayan bir yer durumunda. Israrla burayı terk etmeyen o bir avuç insandan ikisi Hushpuppy(Quvenzhane Wallis) ve onun babasıdır. 5-6 yaşlarında küçük bir kız çocuğu olan Hushpuppy kendi hayal dünyası, babasının ona anlatmaya çalıştığı gerçek dünya ve çocukluk merakları arasında yaşayan bir çocuktur. Babası aslında çok hastadır ve Hushpuppy bununla yüzleşmelidir.

Filmde politik eleştiriler de göze çarpıyor. Hushpuppy'nin kendine yarattığı o güçlü olması gereken dünya ve hayal dünyası arasında belli görüntüler ve replikler siyasetin toplumsal düzene etki etme şeklini pek çok yerde hatırlatıyor seyircisine. Yapılan yanlışların küçük bir çocuğun gözünden bile görülebilecek kadar aleni olabileceğini düşündürüyor izleyicisine Beasts of the Southern Wild. 

Hushpuppy rolünü oynayan Quvenzhane Wallis'ten biraz bahsedecek olursak, bildiğiniz üzere En İyi Kadın Oyuncu adaylığı ile Oscar'a gidiyor. Şu an 9 yaşında olan Wallis, 6 yaşındaki oyunculuğu ile Oscar adaylığını elde etti ve emin olmamakla birlikte sanırım adaylık kazanan en geç oyuncu olabilir. Eğer bu konuyla ilgili kesin bilgisi olan birileri yazımı okuduktan sonra yorum bırakırsa sevinirim. Benim fikirlerime gelirsek kazanmayı ne kadar hak ettiğine dair bir şey söylemem diğer filmleri izlemeden doğru olmaz. Ama şunu söyleyebilirim ki yaşına göre oldukça başarılıydı ve kendisi dünyanın en güzel "Daddy" diyen kız çocuğu olabilir. Oyunculuk yönetimi oldukça başarılı yapılmış.

Beasts of the Southern Wild güzel bir film olmuş. Life of Pi ile birlikte Oscar'a giden, beğeniyle izlediğim ikinci film oldu. Geçen senenin filmlerinden sadece Midnight in Paris ve Jodaeiye Nader az Simin oldukça ilgimi çekmişti. Bu senenin filmleri olumlu yönde biraz daha fark yaratmış görünüyor. Bakalım Silver Linings Playbook ve Lincoln'den sonra fikirlerim ne olacak. Hepinize iyi seyirler.